Ganstroenteroloji
Ganstroenteroloji Sindirim sistemindeki sorunlarla uğraşan tıp dalına gastroenteroloji denir.
Bu dalın ilgilendiği başlıca konular şunlardır:
✔ Reflu
✔ Ülser
✔ Mide kanseri
✔ Pankreas kanseri
✔ Safra kesesi hastalıkları
✔ Pankreatitler
✔ Kolon Kanseri
✔ Ülseratif Kolit
✔ Hemoroid
Gastroenterolojinin İlgi Alanları
Reflü
Mide içindeki asitli sıvının yemek borusuna geri gelmesine reflü adı verilir.
Bu durumun en yaygın görülen işareti mide ekşimesidir. Ayrıca yediklerin ağıza gelmesi de sık karşılaşılan bir belirtidir.
Reflü bazen geceleri de ortaya çıkabilir ve uykuyu bozabilir. Bunun yanında yutkunmada güçlük ve acı hissi de reflüye işaret edebilir.
Reflüye sebep olan faktörler arasında beslenme şekli, kilo fazlalığı, korse kullanımı, hamilelik, bazı ilaçlar, alkol, sigara ve stres sayılabilir.
Reflü genellikle ömür boyu süren kronik bir hastalıktır. Bu yüzden reflü hastaları reflüyü tetikleyen durumlardan uzak durmalı, mümkünse basit önlemler alarak şikayetlerini azaltmayı öğrenmelidir.
Basit önlemlerin yeterli olmadığı hallerde şurup veya çiğneme tabletleri gibi ilaçlar şikayetleri hafifletmeye yardımcı olabilir.
Bugün laparaskopi adlı bir yöntemle mide girişinin daraltılmasıyla reflü tedavi edilebilmektedir. Fundoplikasyon olarak bilinen bu tedavi sayesinde mide ekşimesi ve ağıza gelme gibi şikayetler %90 oranında önlenmektedir.
Ülser
Mide veya onikiparmak bağırsağında oluşan 0.5 cm’den büyük yaralara ülser denir. Ülser, midenin ağrıması, ekşimesi, kaynaması, çabuk tokluk hissi, bulantı-kusma gibi şikayetlere yol açar.
Ülserin tanısını koymak için en güvenilir yöntem gastroskopi yapmaktır. Ülserler çoğu zaman tedavi edilmeden de tamamen iyileşebilir; fakat büyük olasılıkla 1-2 yıl içinde tekrarlar.
Tekrarlayan ülserler iyileşmesi zorlaşır ve riskleri artar. Ülser tedavisinin amacı aktif ülseri iyileştirmek ve yeni ülser oluşumunu engellemektir. İlaç tedavisinde mideyi uyararak çalıştıran vagus siniri ve mide asidi baskılanır. Ayrıca antibiyotik kullanarak yara iyileştirilir.
Mide Kanseri
Mide kanseri akciğer kanserinden sonra en çok görülen ikinci kanser türüdür. Kanser hastalarının her 10’undan 1’i mide kanseridir. Mide kanserine yakalanmada beslenme alışkanlığı büyük rol oynamaktadır. Bunun yanında genetik faktörler de mide kanserinin nedenleri arasındadır. Erken mide kanserinde hiçbir belirti görülmez. Riskli kişilerde endoskopi yaparak hastalık teşhis edilebilir.
Fakat ileri evrelerde aşağıdaki işaretler belirginleşir:
✔ Hastaların yarısında karnın elle muayenesinde bir kitle fark edilir.
✔ Mide bölgesinde ağrı ve midenin dolu olduğu duygusu
✔ İştah kaybı ve buna bağlı olarak kilo verme
✔ Yemek sonrası rahatsızlık ve mide şişkinliği
✔ Bulantı, kusma
✔ Mide kanserli kişilerin çoğunda kansızlık da görülür
✔ Halsizlik
✔ Mide veya bağırsakta kanama olması
Mide kanserinin en etkili tanı yöntemi endoskopidir.
Mide kanserlerinin tedavisinde ameliyatla mide çıkarılır; cerrahi yöntemler kullanılır. Kanserin türüne göre ameliyat sonrası ışın tedavisi ve ilaç tedavisi yapılır.
Pankreas Kanseri
Pankreas kanseri, tedavi edilmesi güç ve çok ciddi bir hastalıktır. Bu hastalığa erkekler, kadınlardan daha çok yakalanır.
Sigara, alkol ve düzensiz yaşam tarzı da pankreas kanserine yakalanma riskini artırır. Belirtileri hemen fark edilmeyebilir. Bu yüzden erken tanısı zordur. Hastalar genelde iştahsızlık ve halsizlik yaşarlar.
Bazen bulantı ve kusma da olabilir. Sarılık da pankreas kanserinin belirtilerinden biridir. Tedavi yöntemi hastanın kanserin evresine göre değişir. Pankreas kanserinin tedavisinde ameliyat, ışın tedavisi veya Kemoterapi kullanılabilir.
Pankreatit
Pankreatit, pankreasın iltihaplanmasıdır. En sık görülen belirtileri şunlardır:
✔ Karın ağrısı, özellikle karın ortasında veya sağ üst kısımda
✔ Bulantı ve kusma
✔ Sarılık
✔ Tansiyon düşüklüğü ve bayılma
✔ Ateş
✔ Nabız artışı
Eskiden pankreatit tedavisinde cerrahiye başvurulurdu, ancak günümüzde daha çok ilaç tedavisi, yoğun bakım ve gerekirse cerrahi tercih edilmektedir. Tedavinin şekli pankreatit atağının şiddetine bağlıdır.
Safra Kesesi Hastalıkları
Safra kesesi, karaciğer tarafından üretilen safra adlı sıvıyı saklar. Aç kaldığımızda safra kesesinde toplanan safra, burada yoğunlaşarak depolanır. Yemek yediğimizde ise, safra kesesi kasılır ve safrayı bağırsağa gönderir. Böylece yağların sindirimi sağlanır.
Safra Kesesi Polipi
Safra kesesi polipleri, safra kesesinin iyi huylu urudur. Polip boyu 20 mm veya daha büyükse kanser olma ihtimali yükselir.
Safra kesesi polip tedavisinde polipi almak mümkün değildir, safra kesesinin tamamını çıkarmak gerekir. Safra kesesi ameliyatları günümüzde laparoskopik yöntemle yapılır.
Safra Kesesi Taşı
Safra içindeki maddelerin dengesi bozulduğunda taş oluşur. Taşların çeşidi ve büyüklüğü farklıdır. Safra kesesi taşı genelde 30-40 yaş arasında oluşmaya başlar ve yaş ilerledikçe artar.
Yaşlılık ve şişmanlık taş oluşumunu hızlandırır. Safra kesesi taşı olanların % 70-80’i hiçbir şikayet duymazlar. Ancak bazen karın sağ üst kısmında veya sırtta ağrı, şişkinlik, bulantı gibi belirtiler ortaya çıkabilir.
Safra kesesi taşları % 1 oranında kansere yol açabilirler. Bu yüzden taş boyu 2 cm’den büyükse belirti olsun ya da olmasın ameliyat önerilir.
Kolon Kanseri
Kolon, ince bağırsaktan sonra gelen ve yaklaşık 2 metre uzunluğunda olan sindirim sisteminin bir bölümüdür. Kolon kanseri tüm kanser türleri arasında görülme sıklığı açısından 3. sıradadır. Kolon kanserinin ilk aşamasında karında dolgunluk, hafif ağrı, iştah ve kilo kaybı, yorgunluk ve ishal veya kabızlık gibi belirtiler görülebilir.
Bu belirtiler kolon kanserine özgü olmayabilir; ancak bu belirtiler varsa mutlaka doktora başvurulmalıdır. Kolon kanserinin tedavisi ameliyattır. Tümör olan bölüm cerrahiyle alınır. Sonra bağırsağın alınan kısmının altı ve üstü birleştirilir. Kolon kanserinde ışın tedavisi uygulanmaz. Ancak Kemoterapi (ilaç tedavisi) ameliyattan sonra verilebilir.
Hemoroid
Hemoroid veya basur olarak da bilinen bu durum, makat bölgesindeki damarların şişmesi veya varis şeklinde görülmesidir. Makattan kanama, özellikle ıkınırken, en yaygın belirtidir.
Ayrıca ıkınma esnasında makattan çıkıntı yapması, makat çevresinde ağrı veya kaşıntı da sık rastlanan şikayetlerdendir. Hemoroid tedavisinde ilk olarak ameliyatsız yöntemler tercih edilir. Bu yöntemlerle sonuç alınamazsa, cerrahi müdahale gerekebilir.
Ülseratif Kolit
Ülseratif kolit, kalın bağırsağın iltihaplanması sonucu ülserlerin oluştuğu bir hastalıktır. Kalın bağırsakta kanama ve yara meydana gelir. Ülseratif kolitin nedeni tam olarak bilinmemektedir.
Kan ve mukus içeren ishal, en önemli belirtisidir. Günde birkaç kez dışkılama olabileceği gibi, hastalığın şiddetine bağlı olarak 20’ye kadar çıkabilir.
Başka bir belirti de kan kaybına bağlı olarak ortaya çıkan yorgunluk, halsizlik ve kalp çarpıntısıdır.
Ülseratif kolit ilaçlarla kontrol altına alınabilen bir hastalıktır. Fakat hastalık ömür boyu sürer. Hastalık zaman zaman alevlenir ve sonra yatışır. Bu yüzden ilaç kullanımının ömür boyu sürdürülmesi tavsiye edilir.
Ülseratif kolitte, ilaç tedavisine rağmen hastalığın iyileştirilememesi, ilaçların yan etkilerinin tolere edilememesi, perforasyon veya kanser riskinin bulunması durumlarında cerrahi tedavi uygulanabilir.
Bu tür bir ameliyat yapılacaksa, kalın bağırsağın sadece hasta olan kısmı değil, tamamının alınması gerekir.
Gastroenterelojide Kullanılan Tanı Yöntemleri
Gastroenteroloji alanında tanı koymak için kullanılan başlıca yöntemler şöyledir:
✔ Kolonoskopi
✔ Gastroskopi
✔ ERCP
✔ BT ( Bilgisayarlı Tomografi )
✔ MR Görüntülemesi
✔ Ultrason
✔ Boyopsi
✔ PET / CT
Kolonoskopi
30 yaşından büyük sağlıklı bireylerde kalın bağırsak kanserini tespit etmek için en güvenli yöntemdir. Bu işlemde anüsten girilerek ucu çok esnek olan bir aletle bağırsaklar incelenir. Bu yöntem polip adı verilen anormal büyümelerin bulunmasına, alınmasına, doku örneği alınmasına imkan veren etkin bir yöntemdir. İşlem sırasında hastaya çok az miktarda uyutucu verilerek işlem yapılır.
Gastroskopi
Gastroskopi yemek borusu, mide ve on iki parmak bağırsağının içini görmeye yarayan küçük bir kamera ile donatılmış gastroskop adlı bir cihazla yapılan muayenedir. Bu sistemle gerekirse doku örneği alınabilir ve mide hastalıkları ve kanserleri tanısı konulabilir. Gastroskopi sırasında hastaya çok az miktarda uyutucu verilerek işlem yapılır.
ERCP
ERCP safra yolları ve pankreas kanalındaki taş ve tümör gibi iltihap nedenlerinin tanısında ve tedavisinde kullanılan başarılı bir yöntemdir. ERCP safra yolları ve pankreas kanalının özel bir endoskop ile görüntülenerek incelenmesi işlemidir.
BT ( Bilgisayarlı Tomografi )
Bilgisayarlı tomografi, x ışınları kullanılarak vücuttaki doku ve organların kesitsel görüntüsünü veren özel bir görüntüleme yöntemidir.
Sıradan radyografilerle göre BT ile kafa yaralanmaları, beyin tümörleri ve diğer beyin hastalıkları hakkında daha ayrıntılı bilgi edinilir.
BT ile kemik, yumuşak dokular ve kan damarları da görüntülenebilir.
MR Görüntülemesi
MR iç organ ve dokuları çok net ve ayrıntılı biçimde görüntüleyebilen, ağrısız bir yöntemdir.
MR’ da x ısınları yerine radyo dalgaları ve güçlü bir manyetik alan kullanılır.
MR görüntülemesi beyin tümörleri, inmeler ve sinir sisteminin bazı kronik hastalıklarının (örn. multipl skleroz) saptanmasında en duyarlı tekniktir.
MR ile gözdeki ya da iç kulaktaki küçük yapılar da incelenebilir.
Ultrason
Ultrason, vücudun içindeki organları ses dalgaları aracılığıyla görüntülemek için kullanılan bir yöntemdir. Bu ses dalgaları insan kulağının işitemeyeceği kadar yüksek frekanstalardadır. Ses dalgaları farklı dokulara çarptığında farklı şekillerde yansır ve böylece dokuların ve organların görüntüsü ultrason makinesinin ekranında ortaya çıkar. Bu sayede kist, tümör gibi anormal dokular fark edilebilir.
Doppler ultrasonografi Doppler ultrasonografi, damarlardaki kan akışını ve akışı etkileyen hastalıkları belirlemek için kullanılan bir ultrason türüdür. Bu yöntemde de ses dalgaları gönderilir, ancak kan hareket ettiği için ses dalgalarının frekanslarında değişiklikler meydana gelir ve bu da kan akışının hızı ve yönü hakkında bilgi verir.
Biyopsi
Biyopsi, vücuttaki herhangi bir dokudan küçük bir örnek alınarak mikroskopla incelenmesi işlemidir. Biyopsi örnekleri genellikle bir hastalık belirtisi olduğunda alınır. Örneğin bir hastanın vücudunda açıklanamayan bir şişme, kitle veya tümör varsa, bunların ne olduğunu anlamak için biyopsi yapılması gerekir.
PET / CT
PET CT (Pozitron Emisyon Tomografisi), günümüzün en gelişmiş görüntüleme tekniklerinden biridir. Özellikle akciğer, kolon, baş-boyun kanserleri ve lenfomalar gibi pek çok kanser türünün tanısı, evresi, tedaviye verdiği yanıt ve radyoterapi planlaması için kullanılır. PET CT, kanserli hücrelerin iyi huylu mu kötü huylu mu olduğunu ve vücutta nereye yayıldığını gösteren bir yöntemdir.